Önce ekonomi ve politika ilişkisi üzerine olan
düşüncelerimizi özetleyelim: Ekonomik alan ile politik alan arasındaki ilişkinin diyalektik bir
ilişki olduğunu kabul ederiz. Marksist tahlil, kapitalizmin nesnel çelişki ve gelişim
dinamikleri ile öznel dinamiklerinin diyalektiği üzerinden oluşur. Ekonomik indirgemeci anlayışla, Marksist anlayış arasındaki farkta kendini burada ortaya koyar. Ekonomik
indirgemeci anlayış, iktisadi nesnelliğin politikadaki dolayımsız,
birebir karşılığını bulmaya çalışan kaba bir anlayışa sahip olduğu gibi,
politikanın ekonomi üzerindeki karşı etkisini ya hiç kabul etmez, ya da çok
küçümser. Bu anlayış bize ait olmadığı gibi, devrimciler tarafından mahkum edilen bir
anlayıştır.
Politika, daha genel bir deyimle üst yapı, alt yapı üzerinde karşı bir etkiye sahiptir. Ayrıca, öyle tarihsel dönemler olur ki üst yapı alt yapının biçiminin belirlenmesinde belirleyici bir ağırlık kazanabilir. Ama altı çizilmesi gereken şurasıdır; Politikanın karşı etkisi, nesnel iktisadi koşulların sınırlarının dışına çıkamaz.(Burada ele aldığımız burjuva politikasının işleyişidir.Devrimci politika daha farklı bir diyalektike sahiptir) Örneğin;kapitalizmin içine girdiği bir krizin atlatılması için, devlet karşı bir etkiyle çeşitli tedbirler alır ve düzenlemeler yapar, buna uygun politikalar üretir. Bununla birlikte, bu politikalar iktisadi koşulların zorunluğunun sonucu olduğu gibi, aynı şekilde bu koşulların sınırlılığına sıkı sıkıya bağlıdır. Ekonomik koşulların dışında, ondan bağımsız bir politika mümkün değildir. Lenin, "politika ekonominin yoğunlaşmış ifadesidir” derken tam da bunu anlatır. Eski bir deyimle, son tahlilde en alakasızmış gibi görünen üst yapısal öğeler ekonomik alt yapı tarafından belirlenir. Bazıları çok çıplak, bazıları bir dizi karmaşık dolayımlarla kendini ortaya koyarlar. Kapitalist sistemde temel belirleyicilik hiçbir zaman politikada (daha kapsayıcı bir tanımla üst yapı da) değildir. Böyle görünmesi ve gösterilmesi bir yanılsamadır. Böyle bir yanılsama üzerinden politika yapmak; sistemin her şeyi tersten gösteren işleyişi içinde bu yanılsamayı doğru gibi algılayan kitlelerin, bu yanılsamalarının pekişmesini sağlar. Kapitalist sistemde gerçeği bozulmuş ve ters yüz edilmiş bir biçimde algılayan kitleler, tam da buna uygun olarak ekonominin belirleyiciliğini değil, politikanın belirleyiciliğini görürler. Bu yüzden onların geri bilincinde, sorunların kaynağı sistemin ekonomik çelişkileri değil, politik durumudur. Eğer yolunda gitmeyen bir şeyler varsa bunun nedeni, kötü politik yönetim ve politikacılardır. Şu burjuva partisi veya hükümetinin yanlış politikalarının sonucudur. "Onu değiştirirsek olumsuzlukları da ortadan kaldırabiliriz." Kimi zaman sorun daha da tekilleştirilip, şu veya bu burjuva politikacısının kişiliğine indirgenir. Kitlelerin kendiliğinden bilincinde var olan bu durum bir yanılsama,gerçeğin ters-yüz edilmiş halidir.
Bugün milyonlarca insan, kötülüklerin kaynağı olarak AKP hükümetini ve gittikçe de AKP'ninde ötesinde Erdoğan'ın politikalarını görüyor. Ama bu bilinç, AKP ile kapitalist sistem arasındaki bağı gören, bu politikanın (akp politikasının) sistemin ekonomik ilişki ve çelişkileri tarafından belirlendiğinin farkında olan bir bilinç değil.(En fazla "yandaş sermaye"diye bir şey görüyor ve yandaş sermayeye karşı "diğer" sermaye ile işbirliğine hazır, ondan medet umuyor) Gördüğü tek şey; kötü bir partinin, kötü bir hükümetin,kötü bir politikacının kötü politikalarıdır. Bu yanılsama üzerinde yükselen bir AKP karşıtlığını örgütlemeye çalışmak, emekçi halkın yanılgısını örgütlemeye çalışmak demektir. AKP’yi ya da herhangi bir başka burjuva hükümetini, kapitalizmin kendisini gizleyecek bir biçimde abartarak öne çıkartmak, bu abartı üzerinden hedef tahtası haline getirmek, sistemin bu hedef tahtası arkasında saklanmasına destek olmak demektir.
Politika, daha genel bir deyimle üst yapı, alt yapı üzerinde karşı bir etkiye sahiptir. Ayrıca, öyle tarihsel dönemler olur ki üst yapı alt yapının biçiminin belirlenmesinde belirleyici bir ağırlık kazanabilir. Ama altı çizilmesi gereken şurasıdır; Politikanın karşı etkisi, nesnel iktisadi koşulların sınırlarının dışına çıkamaz.(Burada ele aldığımız burjuva politikasının işleyişidir.Devrimci politika daha farklı bir diyalektike sahiptir) Örneğin;kapitalizmin içine girdiği bir krizin atlatılması için, devlet karşı bir etkiyle çeşitli tedbirler alır ve düzenlemeler yapar, buna uygun politikalar üretir. Bununla birlikte, bu politikalar iktisadi koşulların zorunluğunun sonucu olduğu gibi, aynı şekilde bu koşulların sınırlılığına sıkı sıkıya bağlıdır. Ekonomik koşulların dışında, ondan bağımsız bir politika mümkün değildir. Lenin, "politika ekonominin yoğunlaşmış ifadesidir” derken tam da bunu anlatır. Eski bir deyimle, son tahlilde en alakasızmış gibi görünen üst yapısal öğeler ekonomik alt yapı tarafından belirlenir. Bazıları çok çıplak, bazıları bir dizi karmaşık dolayımlarla kendini ortaya koyarlar. Kapitalist sistemde temel belirleyicilik hiçbir zaman politikada (daha kapsayıcı bir tanımla üst yapı da) değildir. Böyle görünmesi ve gösterilmesi bir yanılsamadır. Böyle bir yanılsama üzerinden politika yapmak; sistemin her şeyi tersten gösteren işleyişi içinde bu yanılsamayı doğru gibi algılayan kitlelerin, bu yanılsamalarının pekişmesini sağlar. Kapitalist sistemde gerçeği bozulmuş ve ters yüz edilmiş bir biçimde algılayan kitleler, tam da buna uygun olarak ekonominin belirleyiciliğini değil, politikanın belirleyiciliğini görürler. Bu yüzden onların geri bilincinde, sorunların kaynağı sistemin ekonomik çelişkileri değil, politik durumudur. Eğer yolunda gitmeyen bir şeyler varsa bunun nedeni, kötü politik yönetim ve politikacılardır. Şu burjuva partisi veya hükümetinin yanlış politikalarının sonucudur. "Onu değiştirirsek olumsuzlukları da ortadan kaldırabiliriz." Kimi zaman sorun daha da tekilleştirilip, şu veya bu burjuva politikacısının kişiliğine indirgenir. Kitlelerin kendiliğinden bilincinde var olan bu durum bir yanılsama,gerçeğin ters-yüz edilmiş halidir.
Bugün milyonlarca insan, kötülüklerin kaynağı olarak AKP hükümetini ve gittikçe de AKP'ninde ötesinde Erdoğan'ın politikalarını görüyor. Ama bu bilinç, AKP ile kapitalist sistem arasındaki bağı gören, bu politikanın (akp politikasının) sistemin ekonomik ilişki ve çelişkileri tarafından belirlendiğinin farkında olan bir bilinç değil.(En fazla "yandaş sermaye"diye bir şey görüyor ve yandaş sermayeye karşı "diğer" sermaye ile işbirliğine hazır, ondan medet umuyor) Gördüğü tek şey; kötü bir partinin, kötü bir hükümetin,kötü bir politikacının kötü politikalarıdır. Bu yanılsama üzerinde yükselen bir AKP karşıtlığını örgütlemeye çalışmak, emekçi halkın yanılgısını örgütlemeye çalışmak demektir. AKP’yi ya da herhangi bir başka burjuva hükümetini, kapitalizmin kendisini gizleyecek bir biçimde abartarak öne çıkartmak, bu abartı üzerinden hedef tahtası haline getirmek, sistemin bu hedef tahtası arkasında saklanmasına destek olmak demektir.