Kavramlar, olaylar,
kurumlar onu yaratan tarihselliğiyle var olurlar. Devleti irdelediğimizde;
maddi üretim ilişkilerinin gelişiminin bir seviyeye geldiğini diğer bir
değişle, iş bölümünün, kafa-kol emeği ayrışması, artı-ürüne el koyan bir
azınlığın artı-ürünü korumak ve çıkarlarını geliştirmesiyle tarihte devletli
toplumlar yerini alır.
Kadın sorununda da,
ataerkil ilişkilerin yerleştiği/güçlendiği somut nedenlere değinmeyi
gerektiriyor.Erkeğin
avlanması, kadının ise balıkçılık ve bitki toplama toprakla yakın ilişkisi,
tarihsel süreçte kadınların toplumsal emeğe önemli katkısı olmaktaydı. Yerleşik
hayata geçiş; yapımı, kullanımı ve bakımı için ciddi fiziki çaba gerektiren gelişen
üretim araçlarının ( yelken, sabanın, araç ve gereçlerinin) erkeğin egemenliği
altında üretime katılmaları, erkeğin toplumsal konumunu ve ataerkil ilişkileri
güçlendirdi. Kadının toplumsal dışlanışının temeli; toplumsal üretime olan
katkısının çeşitli mülkiyet biçimlerinde
gün geçtikçe azalmasıdır. Lenin’in deyişiyle kapitalizmde kadın ‘ev kölesi’dir,
yatak odasına çocuk odasına, mutfağa hapsedilmiştir.
Bugün
8 Mart, 1857 yılında ABD’nin New York kentinde 40 bin dokuma işçisi,
burjuvazinin dayattığı ekonomik ve sosyal şartlara karşı grev başlattı. Polis