Kürt Hareketinin, ulusal sorununun çözümü konusundaki
tercihini “barış” biçiminde belirlediği şu günlerde konu üzerinde herkes kendi
ideolojik ve sınıfsal konumuna göre pozisyonunu belirlemeye çalışıyor. Bazı
yapılar, bu konuda bu güne kadar söylediklerine denk düşen bir tavır
belirlerlerken, bazıları yeni pozisyonlarını belirlemekte sıkıntıları
yaşıyorlar. Bunlar daha çok, kendilerini devrimci bir çizgide tanımlayıp, Kürt
hareketiyle olan ilişkilerini de devrimci bir Kürt hareketi tanımı üzerinden
tarif edenlerden oluşuyor. Kürt hareketinin “barış” hamlesiyle birlikte ortaya
koyduğu politik tutumunun sağa sola çekilemeyecek bir biçimde reformizme denk
düşmesi sözünü ettiğimiz kesimler için sıkıntının kaynağını oluşturuyor. İşi
kitabına uydurmakta zorlanıyorlar. Bu süreç içinde Öcalan'ın yaptığı
açıklamalardaki birçok düşünce kendine sosyalist, devrimci diyen birilerinin
olumlamasının pek kolay olmadığı şeyler.Bu sıkıntının diğer bir kaynağını oluşturuyor. Anlaşılacağı gibi burada söz konusu olan kesimler şu ana kadar ki politik
duruşlarını Kürt hareketinin politik duruşuna göre belirleyenler. Diğer bir
deyimle Kürt hareketinin peşine takılanlar. Dediğimiz gibi bunların kendilerini
devrimci bir çizgide tarif etmeye çalışanları sıkıntılı bir süreç yaşıyor. Aynı
kesimin yasal alanda yer alan reformist karakterde olanları için, kendi iç
tutarlılıkları bakımından bir sorun yok. Kürt hareketinin bu günkü pozisyonu
ile uyum içinde ölçüsüz desteklerini sürdürüyorlar.
25 Nisan 2013 Perşembe
1 Nisan 2013 Pazartesi
KAPİTALİZM KÖYLÜLÜĞÜ BİTİRDİ,YAŞASIN GDO VE TEKELLER/ZOZAN KARA
Kapitalizm ve emperyalizm dünya çapında insan ve insana ait bir konuda önemli vurgular, uyarılar yapmaya başlarsa bunun tek bir nedeni vardır. Kâr. Kâr dışında bir amacı olmayan kapitalizm ya vurguladığı konu ya da onun yakın bağlaşığı alanla ilgili tekel oluşturmuş ve kâr alanına doğru insanları hızlı bir hareketlenmeye itmektedir. Medya, yazılı ve görsel basın, reklâmlar ve bilimsel araştırmalar bütün projektörleri insanlığın yönelmesi gereken yeni konuya daha bilimsel, daha insani, daha bilinçli yaklaşımı için ayarlanır. Elbette bu ayarlamaların insanlar, ürünleri, üretim ilişkileri ile bunların bir biri ve yaşamsal alanla gerçek ilişkileri ile ilgisi yoktur, daha doğrusu bütün bu alanları da dikkate alan belirlenimler yeni kârlara ilişkindir.
Bu gün tarım alanındaki tüm gelişmeler emperyalizmin ve kapitalizmin, AB, IMF ve DB ile bütünsel olarak uyguladığı dayatmalardan ayrı olarak düşünülemez. Her ülkenin üretim olgusu içsel bir mekanizma ile gelişmesinin etkilerini yaşamaktan uzaktır. Kapitalizmin girmediği ve etkilemediği hiçbir ülke ve üretim alanının kalmadığı koşullarda tarımsal üretim de emperyalist baskı altında emperyalizmin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenmektedir. Tekeller toprakların, suyun, havanın ve rüzgârın sahibidir, bu doğal kaynakları gerçek ihtiyaçlar değil kendi kar olanaklarını arttıracak şekilde kimyasal gübreden tohuma, tohumdan rüzgârgülleri ile ekilebilir arazileri kuşatarak elektriklendirmeye, dikey olarak çoğalttıkları kentlerin havasını kirleterek fabrikalarının ve ürünlerinin gazına boyun eğdirmeleri tek açıklanabilir nedeni sağladıkları istihdam, iş olanakları olamaz. Kapitalizm anarşik üretim yapısıyla ihtiyaçları üreten değil insanı tüketen üretim ve yaşam biçimi sunabilir. Bu gün dünya üzerinde hiçbir ülke, hiçbir toprak parçası, hiçbir ulus ve halk ve hiçbir sınıf bu etkilenmeden ayrı tutulamaz, anlaşılamaz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)