Süreci ya da
olguları örgütlemek ve örgütlü duruşu gelenek haline getirme çabası hayatın
içinde incecik akmaya başladı. Halk direnişi sürecinin aktif, aksiyonlu kısmı
geçip netleşmenin yaşandığı ve artık “ne yaptık”,”ne oldu”, “biz istediğimize
ne kadar yaklaştık “sorularını sormaya başladığı anda karşısında “kalıcı mücadele” sorunu dikilmişti. Kalıcı
mücadele direnişin küçük burjuva sınıfsal niteliği nedeniyle çok daha
önemlidir. Küçük burjuvazinin mücadele içinde ki korku ve çıkarları kadar
mücadele dinamikleri de farklıdır. Bu direniş kapitalizme karşı bir direniş
değildir. Kapitalizm içinde iyi yaşayamamanın direnişidir. Direniş sınıfsal
niteliğinin belirgin küçük burjuva özellikleri ile sürece damga vursa da emekçi mahallelerinde , sistemle çelişkileri
yoğun olan yerleşkelerde ve daha önceden örgütlülüğü az çok tanımış mahalleler
de boyutları farklılaşmış,nüve halinde de olsa sistemi hedeflemeye başlamıştır.
Her netlik önce bir daralma eğer örgütlü duruş gösterilebilirse bir sıçrama ile
yeniden bir genişleme ,kendini var etme olanakları kazanır. Şimdi her iki
kesimde de yaşanan budur. Küçük burjuva nitelik korku ve sinme ile kişisel
yaşamlarından arta kalan zamanlarında direnişi hatırlar ve buna uygun tutumlar
alırken emekçi kesimler ve sınıfsal niteliği proleter olan bölgeler savaşkan,mücadeleci
ve yaşamlarını temel olarak adadıkları bir
süreç yaşamaktadırlar. Bu genel görüntü gezi direnişinin önemini hiçbir şekilde
azaltmamakla birlikte bizim için ülke genelinde ve yaşam alanlarında bu gün
gelinen noktada sınıfsal niteliğinin,yerel sorunların ve ideolojik bakış
açısının ortaklaştırılmasının önemle dikkate alınmasını dayatmaktadır. Bunu
yapabilmenin tek yolu da örgütlenme sorununu aşabilmektir.