direniş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
direniş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Nisan 2016 Cuma

TAKSİM'E AKMAK, BAKIRKÖY'E YÜRÜMEK - Bora Kara


Uzun zamandır İstanbul’da iki 1 Mayıs oluyor. İki bir mayıs, iki ayrı mücadele anlayışına denk düşüyor. Ara sokaklardan çatışarak Taksim meydanına yüklenenler ve izinli meydanlarda sendika bürokratlarının hamasi nutuklarını dinleyenler.
Görünen o ki bu 1 Mayıs aynı durum yine yaşanacak.
İki gün önce yazdığımız bir yazıda ( 1Mayıs Sadece 1 Mayıs Değildir) bu 1 Mayıs'ın özgünlüğünden söz etmiştik. Daha sonra başka açıklamalarda da bu "özgün" duruma vurgu yapıldığını gördük. Şu farkla; biz bu "özgünlüğü" meşru ve militan bir sıçramayı zorunlu kılan koşuların nedeni olarak ortaya koyarak Taksim'i işaret ettik.
Bazı arkadaşlar ise bu özgünlüğü, sokaktan çekilmiş kitleleri yeniden bir araya toplama amacına vurgu yaparak, Bakırköy'ü işaret etmenin gerekçesi olarak ortaya koymuşlar.

Bizim için sorun sadece kitlelerin bir araya gelmesi değil, nasıl bir mücadele tarzıyla bir araya gelecekleri sorunu çok daha fazla önem taşıyor.

Militan, dövüşken ve kavganın risklerini göze almış bir mücadele ruhuyla.
Ya da çekingen, ürkek ve risksizliği göze almış bir anlayışla.

Biz bu günkü özgün koşullarda mücadelenin birinci tarz üzerinde birleşerek gelişmesinin hayati öneme sahip olduğuna inanıyoruz.

Emekçi halk kitleleri sadece faşizmin saldırılarından yorgun düşmedi. Aynı zamanda sürekli olarak geri çekilmekten yoruldu. Halk kitlelerinin, en azından küçümsenmeyecek bir kısmının öfkesi, kızgınlığı ve sınıf kini sönümlenmiş değil. Tam tersine her geçen gün artıyor. Ama bunu pratik olarak ortaya koyamamanın, düşmana bir adım bile geri adım attıramamanın, sürekli geri çekilmek zorunda kalmanın kahreden çaresizliğini yaşıyorlar. Bunun bir adım gerisi yılgınlık, bir adım ilerisi açığa çıkan birikmiş enerjidir...