Taksim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Taksim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Nisan 2022 Cumartesi

1 MAYIS SADECE 1 MAYIS DEĞİLDİR



Üç yıl önce yayınlanan bu yazı yeniden düzenlenerek yayınlanmıştır.
***

Sınıf mücadelesi bazen geri çekilmenin ve mevzii kaybetmenin ağır bedelleri olduğu bir sınıra dayanır. Yaşadığımız dönemde devrimci mücadelenin durumu tam da böyle bir sınır durumundadır. 12 Eylül yenilgisinden sonra bir dizi inişli çıkışlı aşamalardan geçen devrimci mücadele bir türlü kendini toparlayarak istenilen düzeye varamamış, geri düşüş durdurulamamıştır. Haziran Direnişiyle yaşanan sıçramanın devrimci bir halk örgütlenmesine kanalize edilmesi konusunda da kayda değer bir başarı sağlanamamıştır. Haziran Direnişi sonrası saldırılarını her alanda pervasız bir şekilde artıran egemen sınıflar, açık zoru faşist terörü en üst düzeye çıkartarak uygulamaya başlamışlardır. Nispi demokrasinin bütün görünümleri hızla ortadan kaldırılırken açık faşizmin icrasının yeni bir varyasyonu sahnededir.

29 Nisan 2016 Cuma

TAKSİM'E AKMAK, BAKIRKÖY'E YÜRÜMEK - Bora Kara


Uzun zamandır İstanbul’da iki 1 Mayıs oluyor. İki bir mayıs, iki ayrı mücadele anlayışına denk düşüyor. Ara sokaklardan çatışarak Taksim meydanına yüklenenler ve izinli meydanlarda sendika bürokratlarının hamasi nutuklarını dinleyenler.
Görünen o ki bu 1 Mayıs aynı durum yine yaşanacak.
İki gün önce yazdığımız bir yazıda ( 1Mayıs Sadece 1 Mayıs Değildir) bu 1 Mayıs'ın özgünlüğünden söz etmiştik. Daha sonra başka açıklamalarda da bu "özgün" duruma vurgu yapıldığını gördük. Şu farkla; biz bu "özgünlüğü" meşru ve militan bir sıçramayı zorunlu kılan koşuların nedeni olarak ortaya koyarak Taksim'i işaret ettik.
Bazı arkadaşlar ise bu özgünlüğü, sokaktan çekilmiş kitleleri yeniden bir araya toplama amacına vurgu yaparak, Bakırköy'ü işaret etmenin gerekçesi olarak ortaya koymuşlar.

Bizim için sorun sadece kitlelerin bir araya gelmesi değil, nasıl bir mücadele tarzıyla bir araya gelecekleri sorunu çok daha fazla önem taşıyor.

Militan, dövüşken ve kavganın risklerini göze almış bir mücadele ruhuyla.
Ya da çekingen, ürkek ve risksizliği göze almış bir anlayışla.

Biz bu günkü özgün koşullarda mücadelenin birinci tarz üzerinde birleşerek gelişmesinin hayati öneme sahip olduğuna inanıyoruz.

Emekçi halk kitleleri sadece faşizmin saldırılarından yorgun düşmedi. Aynı zamanda sürekli olarak geri çekilmekten yoruldu. Halk kitlelerinin, en azından küçümsenmeyecek bir kısmının öfkesi, kızgınlığı ve sınıf kini sönümlenmiş değil. Tam tersine her geçen gün artıyor. Ama bunu pratik olarak ortaya koyamamanın, düşmana bir adım bile geri adım attıramamanın, sürekli geri çekilmek zorunda kalmanın kahreden çaresizliğini yaşıyorlar. Bunun bir adım gerisi yılgınlık, bir adım ilerisi açığa çıkan birikmiş enerjidir...