Bazı kurallar vardır ki herkes tarafından
bilinir. Buna rağmen büyük bir çoğunluk bu kuralları bilmemezlikten gelir.
Öyle ki, her zaman gündeme getirilmesi, her zaman hatırlatılması gereken
kurallardır bunlar. Çünkü lafta kabul edilmesi, onların kavrandığını, onlara
inanıldığını göstermez. Çünkü "ayinesi iştir kişinin lafa
bakılmaz".
Biz burada devrimci davranış biçimleri
hakkındaki kurallar üzerinde duracağız. Ve aşağıda yazılanların yani davranış
biçimlerinin kurallarına uymamanın
yanlışlığını ve yapılmaması gerektiğini hemen
hemen bütün arkadaşların bildiğini, biz de biliyoruz. Ancak, bu yazı sabırla ve
üzerinde durarak düşünerek okunmalıdır. Şöyleki: Aşağıda belirtilen her husus,
ilk önce okuyucu tarafından dürüst bir şekilde kendinde aranmalıdır. Böylece,
genel olarak davranış biçimleri gözden geçirilmelidir. "İğneyi kendine
çuvaldızı başkasına batır" sözünü ilk önce çuvaldızı kendimize batırarak,
yani en sıkı şekilde özeleştirimizi yaparak da yorumlamalıyız.
Başlamadan önce önemli bir noktaya değinmek
istiyoruz. Burada yaptığımız tespitler bir "parti disiplini"
çerçevesinden konmamıştır. Devrimci Gençlik Hareketinin bugünkü konumundaki
yanlış eğilimler göz önüne alınmış ve bu yüzden uygulanması zaten olanaksız
olan ideal kurallar tartışma dışında bırakılmıştır. Devrimci Gençlik Hareketi,
demokratik kitle örgütü düzeyinde ele alınmış ve bu platformun davranış
biçimleri incelenmiştir. Bu bakımdan, yazımızda kullandığımız "örgütlü
mücadele" ve "örgüt disiplini" kavramlarından bunu kastettiğimiz
akılda tutulmalıdır. Bu belirlemenin ışığında, demokratik kitle örgütlerinde
mücadele veren devrimci arkadaşlardan devrimci olmayan davranış biçimlerinden
sakınmalarını istemekteyiz. Şurası açık ki, bazı arkadaşlar bu önerilerimizi
"keskinlik" diye yorumlayacaklardır. Böyle arkadaşlara bir çift
sözümüz var:
"Keskinlik" olgusunun iki anlamı
olabilir. Birincisi, devrimci kuralları subjektif olarak kabul etmek, objektif
olarak uygulamamak. İkincisi, mevcut koşullarda gerçekleşemeyecek olan öneriler
getirmek. Birinci durum, bırakın devrimciliği, en azından dürüstlükle bağdaşmaz.
İkinci duruma bakılarak da bizim tespitlerimizin mevcut koşullara uyumlu
olmadığı, bu konuda söz konusu yanlışların düzeltilmesinin olanaksız olduğu
ileri sürülebilir. Evet, Devrimci Gençlik Hareketinin yeraldığı ortam ağırlıkla
küçük burjuvazinin sınıfsal yapısının etkisindedir. Devrimci Gençlik
Hareketinin unsurları, küçük burjuva kökenli olmaları bir yana, hala bu
sınıfsal özellikleri taşımaktadırlar. Bu objektif bir tespittir. Eleştirdiğimiz
küçük burjuva pisliklerinin maddi temelleri vardır. Şimdi, bu ortamda proleter
devrimci olmaya kararlı arkadaşlar ne yapmalıdırlar? Onların
"proleterleşmesi" yalnızca fabrikalarda üretime katılarak mı mümkün
olacaktır? Öyleyse, gençlik içindeki mücadeleden proleter devrimci yetişmeyecek
midir? soruları artırılabilir. Bu tür sorular tüm iyiniyetli arkadaşlann
kafasına takılı olan sorulardır. Besbelli ki, gençlik hareketi içinde küçük
burjuva etkenlerin ağırlıkta olması, bizim, elimizdeki proleter devrimci
anlayışı bir silah olarak kullanıp bu objektif duruma iradeci bir yaklaşımla
müdahale etmemizi engellemez. Bu bilince ve kararlılığa sahip olan Devrimci
Gençlik Hareketindeki aktif arkadaşlar, küçük burjuva pisliklerden
kurtulabilmek için azami çabayı gösterdiklerinde, bu ortamda bile devrimci
davranış biçiminin asgari düzeyi yaratılmış olur. Böylelikle, bu arkadaşlar
kendilerini birer proleter devrimci adayı olarak hazırlayabilirler. Kaldı ki,
küçük burjuva dürüstlüğü çerçevesinde bile bizim tespitlerimizi hayata geçirmek
mümkündür...