Süreci ya da
olguları örgütlemek ve örgütlü duruşu gelenek haline getirme çabası hayatın
içinde incecik akmaya başladı. Halk direnişi sürecinin aktif, aksiyonlu kısmı
geçip netleşmenin yaşandığı ve artık “ne yaptık”,”ne oldu”, “biz istediğimize
ne kadar yaklaştık “sorularını sormaya başladığı anda karşısında “kalıcı mücadele” sorunu dikilmişti. Kalıcı
mücadele direnişin küçük burjuva sınıfsal niteliği nedeniyle çok daha
önemlidir. Küçük burjuvazinin mücadele içinde ki korku ve çıkarları kadar
mücadele dinamikleri de farklıdır. Bu direniş kapitalizme karşı bir direniş
değildir. Kapitalizm içinde iyi yaşayamamanın direnişidir. Direniş sınıfsal
niteliğinin belirgin küçük burjuva özellikleri ile sürece damga vursa da emekçi mahallelerinde , sistemle çelişkileri
yoğun olan yerleşkelerde ve daha önceden örgütlülüğü az çok tanımış mahalleler
de boyutları farklılaşmış,nüve halinde de olsa sistemi hedeflemeye başlamıştır.
Her netlik önce bir daralma eğer örgütlü duruş gösterilebilirse bir sıçrama ile
yeniden bir genişleme ,kendini var etme olanakları kazanır. Şimdi her iki
kesimde de yaşanan budur. Küçük burjuva nitelik korku ve sinme ile kişisel
yaşamlarından arta kalan zamanlarında direnişi hatırlar ve buna uygun tutumlar
alırken emekçi kesimler ve sınıfsal niteliği proleter olan bölgeler savaşkan,mücadeleci
ve yaşamlarını temel olarak adadıkları bir
süreç yaşamaktadırlar. Bu genel görüntü gezi direnişinin önemini hiçbir şekilde
azaltmamakla birlikte bizim için ülke genelinde ve yaşam alanlarında bu gün
gelinen noktada sınıfsal niteliğinin,yerel sorunların ve ideolojik bakış
açısının ortaklaştırılmasının önemle dikkate alınmasını dayatmaktadır. Bunu
yapabilmenin tek yolu da örgütlenme sorununu aşabilmektir.
17 Eylül 2013 Salı
20 Temmuz 2013 Cumartesi
İLERİCİ HALK HAREKETİNİN DEVRİMCİ HALK HAREKETİNE SIÇRATILMASI GÖREVİ VE DEVRİMCİLER/ZOZAN KARA
Türkiye coğrafyaları korkusuyla hesaplaşarak,sindirerek yaşamaya devam ettiği "ilerici"halk ayaklamasıyla farklı bir deneyim laboratuvarı oldu. Halk direnişi bir çok boyutu ile bu topraklarda daha önce ekilen tohumlarla aynı toprağa düştüğünü gösterdi. Yaşanan hiç bir direniş birden bire oluşamayacağı gibi birikimin şu yada bu aşamada patlayabileceği bilinemez ama her an beklenir ve olgunlaştırılır.Halk hereketleri,bu perspektifle, devrimci önderliğin varlığı koşullarında değerlendirilip yönetilebilir.Bu nedenle yaşadığımız"kendiliğinden" halk hareketi kendi seyrini izledi.Her halde devlet ve AKP hükumeti kitlesel halk hareketinin bir avuç öncü devrimci ile buluşmasını hiç bu kadar gayretle engellemeye çalışmamıştır. Halk hareketinin en direngen dönemlerinden başlayarak, ivmesini aşağıya çevirdiği süreçte tüm faşist gücünü devrimcilere ve devrimci yapılara yöneltti. Şehitleri ,gazileri ve ne olacağı bilinmeden hastaneleri dolduran binlerce yaralısı olan bu süreçte en büyük yarayı vermek istediği devrimcilerdir.En çok korkulan "kendiliğinden"niteliğinin kalıcı örgütlenmelere dönüşmesi ,uygun yöntem ve araçlarla kendini devrimci halk hareketine sıçratmasının sağlanmasıdır.Bunu sağlayabilecek tek güç devrimci parti,yapı,hareket ve
15 Haziran 2013 Cumartesi
TAKSİM MÜDEHALESİ İZMİRİN MAHALLELERİNDE HALK TARAFINDAN PROTESTO EDİLİYOR.
9 temmuz 2013
uzunca aralarla güncelleyebildiğimiz İzmir direnişi notlarında yeni bir gün. Gezi direnişi sonrası direniş ve örgütlenme arayışı ile halkın dinamik yapısını birleştirme çabası tüm demokrat ve devrimci unsurların olduğu kadar düzen içi yasal partilerin AKP karşıtı olanlarının, bir kısmınında sorunudur. Her iki kesimde halkla birlikte forumlarda ve forumların kalıcı örgütlü işleyişini sağlayacak örgütlenmelere yönelmiş durumda.Tabii bu örgütleyicisinin ideolojik politik duruşu ile halkın şu andaki bilinç ve örgütlülüğü arasında demokratizme düşmek ve gerçek demokrasi ihtiyacı arasında salınımlanıyor.AKP hükümeti öncülüğünde faşist devlette saldırılarını bu demokratikleri ve gerçek demokrasiyi savunanlara göre değiştirerek devam ediyor. İzmirde operasyon yemeyen ve öncülerini,sempatizanlarını polis terörü ve siddeti ile tutuklanmalardan ve gözaltılardan koruyabilen devrimci örgüt kalmadı sayılır. Yasal demokratik yapılara yapılan bu baskınlar da tutuklama sayısı yükseliyor.Gençler fulu,delil bile sayılamayacak resimlerle delil gösterilerek tutuklanıyor. Şimdilik kendilerine göre ayrı katogorilendirdikleri yasal partiler ve gündoğdu platformununa bir tutuklama gerçekleştirmediler. Yargılamaları bile bir cezaya dönüştürdükleri operasyonlarda son olarak izmirde gözaltına alınan ve 2 si serbest bırakılıp 13 ü tutuklanan gençlerden sonra alanlar bu günde hareketli. 18 30 devrimci yapıların tutuklamaları protesto ettikleri basın açıklamasından sonra 19.00 da gündoğduya geçildi. 21.00 da başlayan yürüyüşle,çok kalabalık bir kitle ile izmir valiliğinin önüne gelindi. İzmir valiliğinin önü tomalarla ve polisle güvenliğe alınmış durumda.21.07 valiliğin önünde oturma eylemine geçildi.ve şu anda saatler 22.10 gösterirken valilik önünde tomaların önünde forum gerçekleştiriliyor.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------15 haziran cumartesi
Umutları tazeleyen Taksimde başlayan halk direnişi önce korku ve zorla tehdit edildi, şimdide zorla teslim alınmaya çalışılıyor. Bütün ülkelerde egemenlerin en bilindik yöntemi sindirmek,düzenlemek,yönetmektir. İstanbul gezi direnişi ezilebilir ama sınırları çok farklı taleplerlerle bir halk direnişine dönüşmüştür ve tüm halk engellenemez,yenilemez.
--- İzmir Gündoğdu da ayakta,mahalleler ayakta,Basmane meydanına doğru demokrasi güçleri,yapılar,halk ve Gündoğdu destek platformu yürüyüşe geçti./saat 21
---Basmane meydanı sloganlarla inliyor.tomalar her tarafta ,
--- Basmane de oturma eylemi tomaların önünde yapılıyor. /22.01 direnen halklar yenilmez,faşizme karşı omuz omuza sloganları atılıyor.
--- Tomalar halkın önünden çekiliyor,Basmane meydanına giriliyor.
---oturma eylemi meydanda devam ediyor.
--- Aynı saatlerde İzmirin değişik semtlerinde,çiğlinin mahallelerinde, evla 2 ,güzeltepe de halk kendiliğinden sokaklarda,faşizme karşı omuz omuza,diren taksim yanındayız,yaşasın gezi direnişimiz,Mustafa Kemalin askerleriyiz sloganları atılarak ,tencere tava,ıslık,düdükler eşliğinde mahallelerde yürüyor.Evlerinden çıkamayanlar balkonlardan destek veriyor. Bu direniş bitmez daha yeni başlıyor.
---- Basmane meydanına katılımlar sürüyor. bir grup şu anda oturma eylemcileri ile polis arasında ,içeriye girmeye çalışıyorlar./23.40
---5000 kişiyi aşan kitle Gündoğduya geri döndü. Orada protestolara devam ediliyor. Sloganlar eşliğinde,halaylar çekiliyor.Bir orkestra eşliğinde marşlar söyleniyor. Polis müdahale etmeden bekliyor./01.03
16 -HAZİRAN- 2013
İzmir ayakta. On binlerce kişi demokrasi için direniyor. Toplanan 10.000 lerce kişi miting alanında coşkuyla sloganlar atıyor. TAKSİM GEZİ direnişinin halk direnişi olduğunu üç beş ağacı çok aşan sınırları bulunduğunu haykırıyor. Kısıtlanan tüm demokratik girişimlerin,sorgusuz sualsiz yok sayılan kimliklerin,hakların elbette bir karşılığı olacaktı. Halk biriktirir,sabreder ve baş kaldırır.Bir halkın başkaldırısının önünde direnebilecek hiç bir güç yoktur. Şimdi her birey halk olmaktan gelen gücü ile örgütlü bir bireye dönüşmelidir.Olabildiğince,yetebildiğince ,karşı duruşunu örgütlü güce dönüştürmelidir. Örgütlü halklar yenilmez./18.OO
----Tayyip Erdoğan İstanbul mitinginde topladığı kitleye Türkiye alsancaktan ibaret değil derken demokrasi gücleri basmane meydanında evrenselleliği temsil eden dünya heykelinin etrafında halkalar oluşturarak sloganlarını haykırıyor. Kimin başbakanı sorusuna 0/0 2 nin diye cevap veriyorlar. Erdoğan şu anda onu alkışlayan,taraftarı görünen kesimle halkı bölmeye karşı karşıya getirmeye çalışıyor, bilmelidir ki onun kitleside bu halktır. Ve o tüm gücleri ve zoru kullanırken bile onu dinleyen ,destekleyenlerin çoğunluğunun işsizlik sorunu vardır,evlerine doğru dürüst yemek götürmek problemi vardır,barınmak için ev kirası ödeyememek sorunu vardır. Sorunlarımız aynı oldukça ve sen sadece küçük bir azınlığın emperyalizmin,en büyük tekellerin temsilcisi oldukça biz ayrışmak bir yana birleşeceğiz diyorlar. Bizim sorunumuz baş örtüsü değildir,inançlarımız değildir,etnik kimliklerimiz değildir biz insana yakışan şekilde en basit ihtiyaçlarımız karşılayarak yaşamak istiyoruz18.55
----Halk Gündoğduda sloganlarla beklemeye ve protesto etmeye devam ediyor. Kurulan iki kürsüden konuşmalar yapılıyor. Serbest kürsü niteliği de taşıyan devrim ve demokrasi güçleri kürsüsünde durum değerlendirmesi,marşlar,sloganlar eşliğinde sürüyor.
----Yarın yapılacak grev duyuruları yapılıyor.Grev de yine gündoğduya çıkılarak meydanlarda olunacak. -----Yerellerde de düdük sesleri,tencere tabak sesleri,ıslıklar başladı. Halk hiç bir şey yapamazsa evlerinden ışık açma kapama ve gürültü eylemleri ile katılım sağlıyor./20.45
-----saatin 21 olmasıyla semtlerde de yürüyüşler başladı.İzmir halkı hem büyük meydanlara çıkarak hem de yereller de yürüyüşler,protestolarla yaparak demokratik tepkilerini ortaya koyuyor.
------------------------------------------------------------------------------
30 Mayıs 2013 Perşembe
Mücadele Tarihinden Notlar (2)
Tarih sınıf savaşımları tarihidir. Bu savaş sadece sınıflar
arasındaki bir savaş olarak kalmaz; aynı zamanda tarihin motoru,
devindiricisidir. Bu savaşım içindeki sınıflar değişik mücadele biçimleriyle
karşı karşıya gelirler. Ekonomik, ideolojik, politik alanda değişik araçlar ve
yöntemlerle mücadele ederler. Kimi zaman görece olarak daha “barışçı” ve zor
olgusunun gizlendiği, örtüldüğü koşullar da, kimi zaman açık zorun doğrudan uygulandığı
koşullarda savaşırlar.
Unutulmaması gereken barışçı ve örtülü zor döneminin göreli, kısmi ve geçici olduğudur. Özsel ve belirleyici olan açık/doğrudan zordur. Bundan ötürü toplumsal değişikliğin öncüsü olan sınıf/sınıflar içinde bulundukları andaki koşullar ve mücadelenin şiddet derecesi ne olursa olsun önünde sonunda mevcut egemen sınıf/sınıfların açık ve doğrudan zoruyla karşı karşıya geleceklerini ve bu noktada tayin edici olanın “ eleştiri silahı” değil “silahların eleştirisi” olduğunu bilirler. Ve mücadele içindeki bütün pozisyonlarını buna göre ayarlarlar. Sınıf mücadelesinin, göreli, güncel ve biçimsel görüngülerine aldanarak gevşeyip yumuşamazlar. Bir toplumsal devrimi gerçekleştirmek isteyen devrimci sınıf öncelikle politik iktidarı ele geçirmek zorunda olduğunu, bunun içinde mevcut egemen sınıfın baskı aracı ve zorun örgütlü uygulayıcısı olan devletle karşı karşıya geleceğini bilir. Örgütlü bir karşı devrimci şiddet, örgütlü bir devrimci şiddetle yenilebilir.
Unutulmaması gereken barışçı ve örtülü zor döneminin göreli, kısmi ve geçici olduğudur. Özsel ve belirleyici olan açık/doğrudan zordur. Bundan ötürü toplumsal değişikliğin öncüsü olan sınıf/sınıflar içinde bulundukları andaki koşullar ve mücadelenin şiddet derecesi ne olursa olsun önünde sonunda mevcut egemen sınıf/sınıfların açık ve doğrudan zoruyla karşı karşıya geleceklerini ve bu noktada tayin edici olanın “ eleştiri silahı” değil “silahların eleştirisi” olduğunu bilirler. Ve mücadele içindeki bütün pozisyonlarını buna göre ayarlarlar. Sınıf mücadelesinin, göreli, güncel ve biçimsel görüngülerine aldanarak gevşeyip yumuşamazlar. Bir toplumsal devrimi gerçekleştirmek isteyen devrimci sınıf öncelikle politik iktidarı ele geçirmek zorunda olduğunu, bunun içinde mevcut egemen sınıfın baskı aracı ve zorun örgütlü uygulayıcısı olan devletle karşı karşıya geleceğini bilir. Örgütlü bir karşı devrimci şiddet, örgütlü bir devrimci şiddetle yenilebilir.
25 Nisan 2013 Perşembe
ULUSAL SORUNA GENEL BİR BAKIŞ- Bora Kara
Kürt Hareketinin, ulusal sorununun çözümü konusundaki
tercihini “barış” biçiminde belirlediği şu günlerde konu üzerinde herkes kendi
ideolojik ve sınıfsal konumuna göre pozisyonunu belirlemeye çalışıyor. Bazı
yapılar, bu konuda bu güne kadar söylediklerine denk düşen bir tavır
belirlerlerken, bazıları yeni pozisyonlarını belirlemekte sıkıntıları
yaşıyorlar. Bunlar daha çok, kendilerini devrimci bir çizgide tanımlayıp, Kürt
hareketiyle olan ilişkilerini de devrimci bir Kürt hareketi tanımı üzerinden
tarif edenlerden oluşuyor. Kürt hareketinin “barış” hamlesiyle birlikte ortaya
koyduğu politik tutumunun sağa sola çekilemeyecek bir biçimde reformizme denk
düşmesi sözünü ettiğimiz kesimler için sıkıntının kaynağını oluşturuyor. İşi
kitabına uydurmakta zorlanıyorlar. Bu süreç içinde Öcalan'ın yaptığı
açıklamalardaki birçok düşünce kendine sosyalist, devrimci diyen birilerinin
olumlamasının pek kolay olmadığı şeyler.Bu sıkıntının diğer bir kaynağını oluşturuyor. Anlaşılacağı gibi burada söz konusu olan kesimler şu ana kadar ki politik
duruşlarını Kürt hareketinin politik duruşuna göre belirleyenler. Diğer bir
deyimle Kürt hareketinin peşine takılanlar. Dediğimiz gibi bunların kendilerini
devrimci bir çizgide tarif etmeye çalışanları sıkıntılı bir süreç yaşıyor. Aynı
kesimin yasal alanda yer alan reformist karakterde olanları için, kendi iç
tutarlılıkları bakımından bir sorun yok. Kürt hareketinin bu günkü pozisyonu
ile uyum içinde ölçüsüz desteklerini sürdürüyorlar.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)