30 Mayıs 2013 Perşembe

Mücadele Tarihinden Notlar (2)

Tarih sınıf savaşımları tarihidir. Bu savaş sadece sınıflar arasındaki bir savaş olarak kalmaz; aynı zamanda tarihin motoru, devindiricisidir. Bu savaşım içindeki sınıflar değişik mücadele biçimleriyle karşı karşıya gelirler. Ekonomik, ideolojik, politik alanda değişik araçlar ve yöntemlerle mücadele ederler. Kimi zaman görece olarak daha “barışçı” ve zor olgusunun gizlendiği, örtüldüğü koşullar da, kimi zaman açık zorun doğrudan uygulandığı koşullarda savaşırlar.

Unutulmaması gereken barışçı ve örtülü zor döneminin göreli, kısmi ve geçici olduğudur. Özsel ve belirleyici olan açık/doğrudan zordur. Bundan ötürü toplumsal değişikliğin öncüsü olan sınıf/sınıflar içinde bulundukları andaki koşullar ve mücadelenin şiddet derecesi ne olursa olsun önünde sonunda mevcut egemen sınıf/sınıfların açık ve doğrudan zoruyla karşı karşıya geleceklerini ve bu noktada tayin edici olanın “ eleştiri silahı” değil “silahların eleştirisi” olduğunu bilirler. Ve mücadele içindeki bütün pozisyonlarını buna göre ayarlarlar. Sınıf mücadelesinin, göreli, güncel ve biçimsel görüngülerine aldanarak gevşeyip yumuşamazlar. Bir toplumsal devrimi gerçekleştirmek isteyen devrimci sınıf öncelikle politik iktidarı ele geçirmek zorunda olduğunu, bunun içinde mevcut egemen sınıfın baskı aracı ve zorun  örgütlü uygulayıcısı olan devletle karşı karşıya geleceğini bilir. Örgütlü bir karşı devrimci şiddet, örgütlü bir devrimci şiddetle yenilebilir.

25 Nisan 2013 Perşembe

ULUSAL SORUNA GENEL BİR BAKIŞ- Bora Kara


Kürt Hareketinin, ulusal sorununun çözümü konusundaki tercihini “barış” biçiminde belirlediği şu günlerde konu üzerinde herkes kendi ideolojik ve sınıfsal konumuna göre pozisyonunu belirlemeye çalışıyor. Bazı yapılar, bu konuda bu güne kadar söylediklerine denk düşen bir tavır belirlerlerken, bazıları yeni pozisyonlarını belirlemekte sıkıntıları yaşıyorlar. Bunlar daha çok, kendilerini devrimci bir çizgide tanımlayıp, Kürt hareketiyle olan ilişkilerini de devrimci bir Kürt hareketi tanımı üzerinden tarif edenlerden oluşuyor. Kürt hareketinin “barış” hamlesiyle birlikte ortaya koyduğu politik tutumunun sağa sola çekilemeyecek bir biçimde reformizme denk düşmesi sözünü ettiğimiz kesimler için sıkıntının kaynağını oluşturuyor. İşi kitabına uydurmakta zorlanıyorlar. Bu süreç içinde Öcalan'ın yaptığı açıklamalardaki birçok düşünce kendine sosyalist, devrimci diyen birilerinin olumlamasının pek kolay olmadığı şeyler.Bu sıkıntının diğer bir kaynağını oluşturuyor.  Anlaşılacağı gibi burada söz konusu olan kesimler şu ana kadar ki politik duruşlarını Kürt hareketinin politik duruşuna göre belirleyenler. Diğer bir deyimle Kürt hareketinin peşine takılanlar. Dediğimiz gibi bunların kendilerini devrimci bir çizgide tarif etmeye çalışanları sıkıntılı bir süreç yaşıyor. Aynı kesimin yasal alanda yer alan reformist karakterde olanları için, kendi iç tutarlılıkları bakımından bir sorun yok. Kürt hareketinin bu günkü pozisyonu ile uyum içinde ölçüsüz desteklerini sürdürüyorlar.

1 Nisan 2013 Pazartesi

KAPİTALİZM KÖYLÜLÜĞÜ BİTİRDİ,YAŞASIN GDO VE TEKELLER/ZOZAN KARA


   Kapitalizm ve emperyalizm dünya çapında insan ve insana ait bir konuda önemli vurgular, uyarılar yapmaya başlarsa bunun tek bir nedeni vardır. Kâr. Kâr dışında bir amacı olmayan kapitalizm ya vurguladığı konu ya da onun yakın bağlaşığı alanla ilgili tekel oluşturmuş ve kâr alanına doğru insanları hızlı bir hareketlenmeye itmektedir. Medya, yazılı ve görsel basın, reklâmlar ve bilimsel araştırmalar bütün projektörleri insanlığın yönelmesi gereken yeni konuya daha bilimsel, daha insani, daha bilinçli yaklaşımı için ayarlanır. Elbette bu ayarlamaların insanlar, ürünleri, üretim ilişkileri ile bunların bir biri ve yaşamsal alanla gerçek ilişkileri ile ilgisi yoktur, daha doğrusu bütün bu alanları da dikkate alan belirlenimler yeni kârlara ilişkindir.
  Bu gün tarım alanındaki tüm gelişmeler emperyalizmin ve kapitalizmin, AB, IMF ve DB ile bütünsel olarak uyguladığı dayatmalardan ayrı olarak düşünülemez.  Her ülkenin üretim olgusu içsel bir mekanizma ile gelişmesinin etkilerini yaşamaktan uzaktır. Kapitalizmin girmediği ve etkilemediği hiçbir ülke ve üretim alanının kalmadığı koşullarda tarımsal üretim de emperyalist baskı altında emperyalizmin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenmektedir. Tekeller toprakların, suyun, havanın ve rüzgârın sahibidir, bu doğal kaynakları gerçek ihtiyaçlar değil kendi kar olanaklarını arttıracak şekilde kimyasal gübreden tohuma, tohumdan rüzgârgülleri ile ekilebilir arazileri kuşatarak elektriklendirmeye, dikey olarak çoğalttıkları kentlerin havasını kirleterek fabrikalarının ve ürünlerinin gazına boyun eğdirmeleri tek açıklanabilir nedeni sağladıkları istihdam, iş olanakları olamaz. Kapitalizm anarşik üretim yapısıyla ihtiyaçları üreten değil insanı tüketen üretim ve yaşam biçimi sunabilir. Bu gün dünya üzerinde hiçbir ülke, hiçbir toprak parçası, hiçbir ulus ve halk ve hiçbir sınıf bu etkilenmeden ayrı tutulamaz, anlaşılamaz.

25 Şubat 2013 Pazartesi

KAPİTALİZM KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRİYOR, KAR, KRİZ, SINIFLAR(2) ZOZAN KARA


Bu gün bütün gelişmeler sermayenin kapitalizmin bir dönemi, en güçlü ve en çürümüş hali  emperyalizmin dış çelişkileri ile açıklanıyor. Temel çelişki emperyalistler arasındaki çelişki değildir. Emperyalizm kapitalizmin (sermayenin) bu günkü gelişkinlik düzeyinin aldığı görünümdür. Emperyalist sistem ile emperyalist  sistemin içinde olan ülkelerin çelişkisi, emperyalist sistem ile sömürge ve yarı/yeni sömürgelerin çelişkisi ikincil çelişkilerdir, temel çelişkiye tabidir. Bu çelişkileri nasıl kavradığınız ve nasıl cevap verdiğiniz eyleminizi, dünyayı nasıl kavradığınızı ve nasıl değiştireceğinizi açıklar. Sınıfsal ve ulusal mücadelelere bakışınız, güç ve irade mücadelesi bunun üstünden şekillenir. Kapitalizmin temel çelişkisini, emek sermaye çelişkisini görmezseniz; burjuvazi ve işçiler arasında, tek tek ülkelerdeki sınıflar arasındaki çelişkilerin özgünlüklerine odaklanamazsınız, açıklamanız sistemin  bir yanındaki gelişmelerin tek belirleyen olarak ele alınması eksik dolayısıyla yanlış olur

20 Şubat 2013 Çarşamba

MÜCADELE,ÖRGÜT,ÖRGÜTLENME VE KADROLAR\ Bora Kara


Teori ve pratik arasındaki ilişkinin kopukluğunun en önemli göstergelerinden biri "söylenenle yapılanların birbirine denk düşmeme" halidir. Söylenen yapılamıyorsa,söylenenin doğruluk düzeyi de soyutlama düzeyinde kalır. Doğruluğu,yanlışlığı,eksikliği pratik içinde sınanamaz. Sınanmadığı içinde kendini yeniden tamamlayıp zenginleştirme olanağı bulamaz. Mücadelenin daha önceki deneylerinde çeşitli defa gerçekleşen pratikler tarafından doğrulanmış düşünceler, eğer denenme nesnelliğinde  bir değişiklik yoksa doğru ve pratik tarafından onaylanmış düşünceler olarak kabul edilirler. ML. Düşüncenin kapitalizmin nesnel temelleri üzerinde yükselen ve öz olarak aynı olan koşulların pratiği içinde çeşitli defalar doğrulanmış evrensel ilkeleri böyledir. Koşullar öz olarak aynı olduğu sürece , daha önce pratik olarak kanıtlanmış yasaların tekrar tekrar denenmesine ihtiyaç yoktur.

Ama her yeni dönem beraberinde yeni çelişkileri ve sorunlar getirir. Yeni sorun ve çelişkilerin ortaya çıkması devrimcilerin önüne yeni görevler koyar. Daha doğrusu tüm dönemlerde asli görevleri olan olan devrimin yapılması için   ortaya çıkan nesnel ve öznel çelişkilerinin çözümlenmesinin sonuçları üzerinden kendilerini yeniden düzenlerler.